Bu gün Yiğit Alp ile oturmuş şekilgeç ile kestiğimiz kelebekleri yapıştırıp resim yapıyorduk, sonrasında biraz yürüyüş için dışarı çıkma planım vardı, dı diyorum çünkü acayip bir şeyler oldu…
Olduğumuz oda, siteni oyun parkına bakıyor ve bir balkonu var, o yüzden çocukların en popüler yaşam alanı ile içli dışlıyız. Balkon ise sitenin tek çiçekli ve rüzgar çanı olan balkonu, evet yaklaşık 250 konutluk kocaman sitede bizim balkon dışında çiçekli balkon görmedim daha. Neyse konuya dönersek, rüzgarlı havada bir sürü ses çıkaran rüzgar çanımız ve sardunyalarımız üç ufaklığın dikkatini çekmiş ve içlerinden en küçüğü bizim balkona tırmanmaya karar vermiş… Birden göz göze geldik, korkutmayayım dedim ve balkona girmesine yardım ettim. Ve birden iki saat boyunca kendimi 4 çocuğun arasında şekilgeçlerin neden atılmayacağını, balkon demirlerinde yürünemeyeceğini, önce üstü kapalı sonra açık açık siz gitseniz evlatlarım derken buldum…
Alp’e gelince – itiraf ediyorum tüm bu olayı o sosyalleşsin diye kabul ettim- .
Sonra eşyalarına tüm gücü ile sahip çıkmaya özellikle 3 yaşındaki hem cinsinden her şeyini korumaya çalıştı… Fotoğraftaki gergin yüz ifadesine dikkat :)
Her zamanki gibi ablalara gülücükler dağıtıldı, oyuncaklar verildi ama hemcinsi ile mesafeli ilişki korundu…
Eve gitmeye ikna ettiğim sırada tam kapıdan çıkarken karar verildi. Üç kafadar rüzgar çanı ne zaman çalarsa bize geleceklermiş, balkondan tırmanıp… İlk işim bu gece o rüzgar çanını sökmek ya da acaba diyorum gizlice kıl olduğum birinin balkonuna mı assam :)
Yaşasın kötülük !