Pınar Katrancıoğlu’ndan ve ipek hanım’ın çiftliğinden daha önce bahsetmiştim.
Bir süre sipariş verdim fakat sonraları ekolojik pazardan alışveriş yapmaya başlayınca sipariş vermeyi bıraktım.
Pınar hanım işini çok ciddiye alan ve özen gösteren biri ama karşılaştığım iki nokta beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.Sipariş vermeyi bırakmama da sanırım bunlar sebep oldu.
Öncelikle bazı ürünleri pet şişede gönderiyor, bence bu en başından beri savunduğu söylem ile biraz çelişiyor ama ben buna yine de çok takılmadım. Olabilir, çok uzun mesafeye kargo gönderirken sıvı malzemeler için böyle bir çözüm bulmuş olabilir. Yine de onun kadar doğal tarımı ve ekolojiyi ateşli savunan yeri geldiğinde bazı ürünler bitti gönderemiyorum diyen ve bunun ile gurur duyan birinden, pet şişe dışında gönderim için bir çözüm bulamıyorsa, “kusura bakmayın bu ürünlerin satışını kargo ile yapamıyorum malesef” demesini beklerdim.
Beni asıl üzen ise geçen hafta gönderdiği e-posta;
Diyor ki;
Nazilli’nin tam göbeğinde olduğum için kuru incir konusunu sık sık yazarım. Hidrojen Peroksit ile kurutulan incirleri ne zaman yazsam birileri fena halde rahatsız olur, ”Vay sen misin anlatan!” diye de bir kaşık suda boğmaya uğraşırlar beni. En son birkaç ay önce yazmıştım, yazdıktan iki hafta sonra da beş sayfalık bir ihtar gelmişti pek saygın bir kurumdan. ”Bu kadının yazdıkları gerçek değil, bizin incirimiz misler gibi, köylülerimiz mis gibi dürüstçe incir kurutmaktadır.” temalı bir şeydi. Geçtiğimiz hafta Perşembe günü bu saygıdeğer kurum Nazilli Belediyesi Düğün Salonu’nda idi. Hidrojen Peroksit’in ”P” sini bile duymamış (!) pek dürüst (!) yetiştiricilere, nedense (?), ”Hani yapmıyorsunuz zaten de, biz bir daha rica edelim, yapmayın olur mu…” demek için gelmişlerdi. Gelişlerinin sebebi mi..? Geçen sene gümrüklerden geri dönen 50 konteyner kuru incirin bu sene 80 konteynere yükselmiş olması ile alakası yok elbette…
Ancak önemli bir soru var: Gümrüklerden geri dönen bu 80 konteyner incir şimdi nerede? İmha mı edildi yoksa iç piyasada mı eritiliyor şu an, şu saniye..? Yoksa bozuk incirden üzüm pekmezi yapabilen üstün nitelikli tüccarların depolarına mı dağıldı? Asla yanıtlanmayacak bunlar. Çünkü bu pek saygıdeğer kurumlar bu işlere harcamaları gereken eforu muhtemelen bu hafta bana bir beş sayfalık kınama daha yazmak için harcıyor olacaklar…
80 konteyner kuru incir gümrüklerden döneli epey oluyor. Epeydir de biliyorum, yazmak, uyarmak da epeydir aklımdaydı. ”Neden bekledin o zaman?” derseniz; benim kuru incirimin bitmesini bekledim. Bu hafta son 100 kilodayız, muhtemelen hafta bitmeden benim kuru incir de bitmiş olacak. Yazmak için bunu beklemem lazımdı.
Kendi ürününün satışını engellememek için bu konudan bahsetmemiş olması benim için güven sarsıcı oldu. Belki evet haklı ne yapsın düşnülebilir ama sürekli ticaretten çok insanı düşündüğünü vurgulayan bir insanın bunu yapmasını ben çok samimiyetsiz buluyorum.
anne olma hikayesi 
Merhaba, ben de birkaç defa almış biriyim… Her hafta mail ile yazdıklarını dikaktlice okuyorum. Ben burda “kendi incirinin bitmesini bekledim” demesinden, “hani daha önce yazsam kendi malını satmak için onları karalıyor derler diye yazmadım” anlamını çıkardım. Hani incirim elimde, benden alın, o ilaçlı kireçli incirleri almayın gibisinden anladım. Belki de sen haklısındır bilemiyorum ama pet şişe ile bana gelen birşey olmadı, pekmez filan aldım cam şişede geldi. Pet şişe konusunda haklısınız…
Ben en çok bu kadar ürün çeşitliliğini, bu kadar insana yetirecek kadar nasıl elde ediyor oluşu? Hani bazen tarlanın yarısını diğer canlılar yedi/kurtlandı/heba oldu yazıyor ya, kalan yarısı ıle bunca müşterisine nasıl yetişiyor… Tek kafamı kurcalayan bu? Kaç dönüm yeri olabilir ki, yetişsin… Ki her şey var listesinde, bazı ürünler bazı topraklarda yetişmez özel doğa şartları hava koşulları arar…
Neyse uzun yazdım, en son da sen nerden alışveriş yapıyorsun onu sorayım: )
Haklısınız belki dediğin gibi incir için o şekilde düşünmüş de olabilir ama yine de galiba belki senin de söylediklerin beni birşeyler rahatsız etti son zamanlarda, bir şey kafamda oturmadı gitti…
Ben alışverişimi organik pazardan yapıyorum, Bugday derneğinin Kartal da ve kadıköy belediyesinin Göztepe de pazarları var, onları kullanıyorum. Şimdilik memnunum ama yakın zamanda Ankaraya taşınacağım için yine araştırmam gerekecek :(
O yazının hemen devamında bir paragraf vardı, onu da eklerseniz çok daha kolay olur anlamak. Burada anlatmaya çalıştığı inciri bitmeden yazmış olsaydı kendi incirini satmak için yazmış denileceğiydi. Doğru buldum ben şahsen.
Melda hanım,
Yazının devamını koymak icin e-postama baktım ama bulamadım siz de varsa e-postayı bana tekrar gonderebilir misiniz ? Yazının sonuna düzeltme olarak eklemek isterim, ben çok uzun olmasın diye koymamıştım.
Bu benim algım tabiki siz konuyu farklı algılamıs olabilirsiniz. Blog yazmanın en çok bu tarafını seviyorum, hiç tanımadığım biri üzerine düşündüğüm konuda bana fikir verebiliyor, ne güzel :)
Ben yine de kendisinin de sattığı bir çok ürün ile ilgili gördüklerini çok net belirten Pınar Hanım’ın bunu da belirtmesini tercih ederdim.
Belki de benim ki uzun süre içersinde bazı soru işaretlerinin birikmesi ile ortaya çıkmış bir şüphe duygusu da olabilir.BU tamamen benim kişsel yargım. Tıpkı başında çiftlikten sipariş vemeye çok pozitif baktığım gibi. Ama sadece her söyleminde doğal tarımı hakkıyla yapan başka insanları gözardı etmesi benim hoşuma gitmedi.
Bilemedim